Bu Cuma akşamı Türkiye saati ile 22:30’da moderatörlüğünü üstlendiğim Gençler Ne Diyor? programı TRT Türk kanalında yayınlanmaya başlıyor. Ben şu ana kadar televizyon programlarında hep katılımcı koltuğuna oturdum; ilk kez moderatör olacağım.
Program bana ilk teklif edildiğinde çok büyük bir heyecan duydum. Bunun birçok sebebi var. Bunlardan birincisi,18 yıldır Fransa’da yaşayan bir Türk olarak Avrupa-Türkiye arasında mekik dokuyan gençlerin dilinden belki de en iyi benim anlıyor olmam. Diğer sebep ise, bu gençlere -ve genel olarak dünyanın her yerindeki gençlere- yeterince söz imkanı verilmediğini düşünmem. Halbuki bir milletin geleceğini gençler inşa etmiyor mu?
Yurt dışında yaşadığım müddet boyunca önemli deneyimler edindim ve çok badireler atlattım. Bir gün bunları yazacağım bir kitapta uzun uzun anlatmak istiyorum. Çünkü anlatacaklarımın başka gençlere de ışık tutacağına inanıyorum. Ama benim kişisel olarak yaşadıklarıma gelmeden önce, Batı Avrupa’da yaşayan yaklaşık 5,5 milyon Türk kökenli vatandaşın yaşadıkları gerçekten biliniyor mu? Onlar kimler? Hayat görüşleri ne? Avrupa’ya göç ettikleri 1960’lı yıllardan bu yana Türkiye’ye ve Türklüğe nasıl yaklaşıyorlar? Özellikle Avrupa’da doğmuş, büyümüş, eğitim görmüş 3. nesili oluşturan gençler Türkiye ile bağlarını koruyabildiler mi? Ya yaşadıkları ülkelerdeki durumları nasıl? Ne gibi zorluklar yaşıyor ve hangi başarıları elde ediyorlar? Bütün bu sorulara tek bir cevap yok aslında. Ülkeden ülkeye, hatta kişiden kişiye göre farklılık gösteriyor.
Ancak şunu iç rahatlığıyla söyleyebilirim ki yeni nesil, bazı insanların zihninde oluşan “euro ezen, lüks arabalarda gezen, Türkiye’ye kurulu düzenini bozmamak için dönüş yapmayan” klişe “gurbetçi” imajından çok uzak.
Gençler Ne Diyor? programında eğitim, istihdam, kimlik arayışı gibi gençliği yakından ilgilendiren meseleler kadar, AB’nin geleceği, ekolojik felaketler karşısında insanoğlunun artan çaresizliği, göç yükü altında ezilen Avrupa, Türkiye ve Türklere karşı ön yargı gibi genel konuları da gençlerle tartışacağız.
Konuklarımız kimliğiyle barışık, zorluklara rağmen iyi yerlere gelmiş, yaşadıkları ülkelerin kültürüyle Türk kültürünü başarıyla sentezlemiş, karakteri oturmuş gençler. Onlar aslında ne tam anlamıyla Türk, ne de tam anlamıyla Alman veya Fransız. Onları anlayıp dünyalarında yolculuk yapabilmek için ilk önce onların söyleyeceklerine kulak vermek gerekiyor. İşte ben de bu önemli görevi bir devlet kanalında üstlenebilmiş olmaktan büyük gurur duyuyorum.
Bugün Türkiye’nin tezlerini dünyaya anlatırken milyonlarca dolar harcayıp elimizdeki bütün makale ve kitapları da çevirsek, Avrupa’da yaşayan ve her iki kültüre de hakim gençlerimiz kadar etkili olamayız. Ben devletimizin yavaş yavaş yurt dışında sahip olduğu cevheri keşfetmeye başladığını düşünüyorum. Bir gün Bakanlık düzeyine gelmesini temenni ettiğim Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) bu noktada çok başarılı çalışmalar gerçekleştiriyor. TRT de doğrudan Avrupalı Türklere hitap eden TRT Türk kanalıyla ve gün geçtikçe yabancı dillerde artan yayınlarıyla hem yurt dışında yaşayan vatandaşlarımıza hem de yerel halka hitap ediyor.
Arzum şu ki Gençler Ne Diyor? programı, Avrupa’da yaşayan ve hala kimlik arayışında olan gençlerimize ışık tutsun. Türkiye’de “gurbetçi” diye anılan, çoğu zaman hor görülen vatandaşlarımızın gerçeği gün yüzüne çıksın. Hatta Avrupa’daki siyasetçiler ülkelerinde yaşayan Türk gençlerinin ne kadar başarılı ve azimli gençler olduklarını görsün.
Acaba çok mu şey istiyorum? Cuma akşamları dünyanın öbür ucundaki gençlerimizi dinleyerek buna sizler karar verin.